Yıllardır süre gelen Assassin’s Creed serisi ilk aşamalarda büyük beğeni ve ilgi ile karşılansa da son zamanlarda aldığı eleştiriler yüzünden Ubisoft, duraklama sürecine gireceklerini duyurmuşlardı. Buna en büyük sebebiyet veren etken kuşkusuz yıllarca oyunculara bir yenilik sunamamaları ve sadece konsept değişikliği ile gelmeleriydi. Teknik açıdan da yerlerde sürünen seri beraberinde bir çok performans sorunları ve hatalar ile de oyuncuları çileden çıkarmaya yetiyordu.
Her ne kadar Ubisoft’un ünü dillerden düşmese de bu kadar çok eleştiriye rağmen yine de firma en çok kazananlar arasında ilk sıralamalarda yerini almayı başaran bir firma. Peki oyunlar konusunda kalitesizlik ile suçlanan bir firma nasıl oluyor da bu kadar çok kazanabiliyor? Bunun cevabı aslına bakarsanız çok basit, Ubisoft mali yılı içerisinde en çok marka piyasaya süren bir firma ve yapmış olduğu yapımlarda içerisinde hep özgün oyunlar olarak karşımıza çıkıyor olmaları. Her ne kadar çok Ubisoft’u eleştiriyor olsam da, firmanın her oyununu oynamayı da es geçmiyorum ya da geçemiyorum…
Gerçekten reklamı ve sunumu çok iyi yapabilen bir firma var karşımızda ve oyuncuları nereden vuracağını da çok iyi bir şekilde biliyor ve bunu kullanabiliyor. Örneklemeler üzerinden gidecek olursak; Watch Dogs ilk duyurulduğunda herkesin ağızı açık kalmış ve inanılmaz bir projenin geleceği yönünde herkes imzasını atmaya hazır bir şekilde hazır da bekliyordu. Peki ya sonra ne oldu?
Aslında her şey Ubisoft’un Watch Dogs sunumu ile insanları kandırmasıyla başladı. Ardından süre gelen yıllar da bu tarz reklamlar bir birini takip etti ve artık insanların dilinde ‘’acaba bu sefer olur mu?’’ yönünde sözler duymaya başladık her Ubisoft oyunu duyurulduğunda. Aynı şekilde bunu Crew içinde yaptı, Geçmiş AC serileri içinde, Wildlands içinde yaptı. Şirket bir çok dava ile yüz yüze kalmış olsa da hepsinden bir şekilde kurtulmayı başardı ancak bu durumu değiştirme konusunda hiçbir zaman bir geri atılımda bulunmadı, şu ana kadar…
Şu ana kadar dedim çünkü son zamanlarda gerçekten Ubi cephesinde bazı değişiklikler söz konusu. Firma yaptıkları hatalardan dolayı oyuncuların şikayetlerine kulak asmaya karar vermiş ve ilk atılım olarak AC serisinin şimdilik duraklatılması kararını oyunculara duyurmuştu. İlk olarak Watch Dogs’un devam oyunu Watch Dogs 2 piyasaya sürüldü ve yapılan reklam çalışmalarında oyun neyse o şekilde oyunculara yansıtıldı. Grafikler havalarda uçmuyordu ve havalı bir şeyler bizlere gösterilmiyordu. Neyse o idi.
Geride bıraktığımız iki yılın ardından Ubisoft, AC bombasını patlattı ve bizlere yeni oyunu Origins’i gösterdi. Beklediğimizden biraz farklıydı, bir Assassin’s Creed oyunu muydu gördüğümüz? Bu konuda içimi garip bir his barındırdıysa da bir yandan gözlerim parlayarak izliyordum sunumu. İşte bu sefer olmuş Ubi sözlerimle gün gelip çattı ve yeni yapım avuçlarımın içerisindeydi, genel olarak basından geçer not alan yapım herkes tarafından olumlu yorumlanıyor ve sevilerek adından bahsettiriyordu.
Peki sizce oyundan beklediğimi bulabildim mi isterseniz hep beraber bu sorunun cevabını bulalım incelememizde arkadaşlar.
İlk olarak oyuna girişimizi yaptığımızda anlam veremediğimiz bir sahne ile bizlere merhaba diyor seri. Ana karakterimiz Bayek maskeli bir adam ile olan münakaşasını izliyor ve adamı öldürmesi ile oyun bizleri bir sene sonrasına gönderiveriyor. Tanıtımlardakinden biraz farklı gözüken ana karakterimiz saçları ve sakalları uzamış bir şekilde kendi toprakları olan SIWA ya yol alıyor ve orada eski bir dost ile karşılaşmasıyla yavaş yavaş amacımızı öğreniyoruz.
Öncelikle belirtmek isterim ki eski Assassin’s Creed yapımlarını unutun çünkü karşımızda tamamıyla seriyi sıfırlayan ve zamanın daha da gerisine Antik Mısır dönemlerine doğru bizleri götüren bir yapım var. Daha ortada suikastçılar birliği yada templarlar yok haliyle. Ana karakterimiz Bayek’in hikayesi ailesinin başına gelen talihsiz bir olay sonrasında durumlar gelişiyor ve alması gereken bazı intikamların önünü açıyor haliyle bu durum. Bayek bir antik mısır koruyucu yada savaşçısı olarak nitelendirebileceğimiz bir Medjay ve haliyle sıradan bir hayatı ne yazık ki yaşamaya çalışıp yaşayamayanlardan.
Mısır halkına zulma hapseden maskeli gizli bir örgütün topraklara hüküm sürmesi ve ortaya koyduğu işler ana karakterimizi haliyle etkiliyor ve olay Cleopatra dan tutun Julius Caesar’a kadar varıyor. Maskeler ardına gizlenen bu örgütün Mısır üzerinde ne gibi etkilere sahip olduğunu çevredeki halkın durumundan anlamamak hiç te zor değil. Hikaye konusunda fazla detaya girmek istemiyorum çünkü gizemini sonuna kadar koruyan ve yeni gelişmelere yol açan bir hikaye yapısı olduğundan bu konuda sürpriz bozan konumunda olmak istemediğimi belirtmek isterim .
GÖLGELERİN ARDINDAN…
Milattan önce 49 yılında geçen hikayemizde Antik Mısır’ın gizemli ve sürpriz barındıran özelliklerine rastlamak oyuncuya dönemi yaşatma konusunda başarılı bir yol izlemiş. Hikaye gereği ilk olarak topraklarımızdan dış dünyaya çıktığımızda haritanın daha önceki serilerdeki haritalara oranla ne kadar uçsuz bucaksız bir alan sunduğunu daha ilk dakikalarda hissedebiliyoruz. Çöllerden tutun denizlere, derelerden tutun bataklıklara, piramitlerden dağlara kadar bir çok doğa alanı bizleri bekliyor ve şehir atmosferi de oyuna çok iyi bir şekilde yedirilmiş durumda.
Oyunu çıkışını gerçekleştirmeden önce yönetmen bizlere yaşayan bir atmosfer vereceği sözünü vermiş olsa da buna pek inanasım gelmiyordu ancak oyunu deneyimlediğim anda yüzümün ne kadar kızardığını itiraf etmek istediğimi belirtirim. Ortamın canlılığı ve çevredeki halkın bir şeylerle uğraşıyor oluşu gerçekten ortamın kalitesini gözler önüne sermeye yetiyor. İskenderiye, Mempis, Gize ve daha fazla Mısır’ın popüler mekanlarını iliklerinize kadar hissetmeye ve yaşamaya hazır olun.
Grafiklerin geçmiş serilere nazaran ve haritanın genişliğine nazaran ortalama bir kalite sunmakla beraber yeni nesile yakışan bir kalitede olduğunun da altını çizmek isterim. Oynanış kısmana göz atacak olursak tamamıyla değişmiş bir oynanış bizleri karşılıyor. Kimisi Dark Soul sistemi gibi dedi kimisi farklı yorumlarda bulundu ama bu konuda ben farklı düşünüyorum açıkçası. Oyun kendine has bir oynanışa sahip ve bunu oturtmayı da çok güzel bir şekilde başarmış.
Kılıç kalkan ve ok sistemi ile bir yandan kalkanla koruma görevi görürken kılıç ile saldırılarımızı gerçekleştiriyor, düşman saldırısı anın da ise sağa sola ileri ve geri kaçışlar ile kendimizi koruyabiliyoruz. Atılan oklara karşıda kalkanımız yardımıyla hasar almadan kendimizi koruyabiliyoruz. Ağır silahların kuşanılması sırasında ise ne yazık ki kalkanımız işlevsiz oluyor çünkü iki elle kullanılması gerekilen durumlar içerdiği için atılacak oklara karşı savunmasız bir şekilde saldırılarımızı gerçekleştirebiliyoruz ancak kılıç a nazaran daha ağır hasarlar verebiliyor mızrak balta ve benzeri silahlar.
Craft sistemi oyuna basit bir şekilde yedirilmiş olsa da özel taşlar yardımıyla elinizde bulundurduğunuz silahları güçlendirebiliyor ve vuruş gücünü arttırabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra çevredeki hayvanları avlayarak elde ettiğiniz deriler ile daha fazla eşya taşıma yada canınızın seviyesini yükseltmek adına craft sistemi içerisinde harcayabiliyorsunuz bunları. Oynanışınızı şekillenmesi adına yeni oyunumuzda skill ağacımızda bizleri karşılayıveriyor.
Yetenek ağacı üzerinden yeni saldırı hareketleri veya daha önceki oyunlardan aşina olduğumuz uyku dartı, zehir dartı gibi yeni yetenekler kazanabiliyor ve oynanışımızı şekillendirebiliyoruz. Yeni serimiz ile beraber Senu adından bir kartalda bizlere eşlik ediyor. Senu ile harita üzerinde görev tespiti yada düşmanların yerini belirleme gibi özelliklere sahip olmasına karşın yetenek ağacı üzerinden açacağınız bir yetenek ile düşmanların dikkatini dağıtmak gibi özelliklerde kazandırabiliyoruz. Önceki serilerde en çok sıkıntı yaratan özelliklerden biri olan tırmanma özellikleri ise yeni oyunumuzda neredeyse hiç saç yoldurmayarak akıcı bir oynanış sunmayı başarıyor .
DAĞLARA TEPELERE OVALARA UÇUR BENİ SEBASTIAN!
Origins içerisinde hızlı ulaşım adına elimizin altında bir atımız ve devemiz sizleri bekliyor olacak. Yön tuşlarından aşağı basılı tuttuğunuz takdirde Bayek bir ıslık ile yanımıza atımızı çağırabiliyor ve harita üzerinde hızlı bir şekilde varış noktamıza varabiliyoruz ve ya X tuşuna basılı tutup bıraktığınız takdirde atımız otomatik olarak belirlediğiniz rotaya ilerleyebiliyor açıkçası bunu pek işlevsel bulamadım çünkü çoğunlukla varış noktamız yol kenarlarında olmadığından atımız ve ya devemiz genellikle yollardan ilerlemeye çalışıyor ve sizi daha uzak bölgelere doğru sürükleyebiliyor.
Eğer hiç at ve deve ile ben uğraşamam işim acele diyorsanız da malumunuz daha önceki yapımlarda da olduğu gibi belirli tepelerde kulelerde hızlı ulaşım yerlerinin senkronize ederek harita üzerinde bir oradan bir oraya ışınlanabiliyorsunuz ve yükleme ekranları gerçekten fazlasıyla hızlı bir hale getirilmiş, ışınlanma aşamalarında oyun ortamı soğutmadan bunu başarılı bir şekilde en kısa sürede gerçekleştiriyor.
Hazır atlardan ve kalkanlardan bahsetmişken oyun içerisin at yarışlarımız ve dövüş arenalarımızda bulunmakta. Evet yanlış okumadınız Originste Roma zamanlarında yapılan turnuvalarda olduğu gibi at yarışları gerçekleştirebiliyor ve ya dövüş arenalarına katılarak kendimizi sınayabiliyoruz. Her ne kadar bu etkinlikler bana biraz az gibi gelse de keyifli vakitler geçirdiğimi söyleyebilirim. Etkinliklerin sonundaki boss savaşları da fazlasıyla eğlenceli ve havalı bir tat katmış oyuna.
BANA NE SUNUYORSUN MEDJAY?
Oynanışın çok iyi yedirilmiş olduğuna ve haritasının devasa bir büyüklük ile bizlere sunulduğunu bahsettik peki ya haritanın içerisinin doluluğu? Bu kadar büyüklükteki bir harita bizlere neler sunuyor? Öncelikle belirtmek isterim ki oyunda tonlarca yan görev ve etkinlikler mevcut. Yapabileceklerimizin sınırı bulunmuyorken bu kadar fazla yan görevin her birinin içerisinde farklı bir hikaye sunuyor olması beni oyuna karşı hayran bırakmaya yetti diyebilirim i . Geliştirici ekip gerçekten bu konuda çok fazla kafa yormuşa benziyor çünkü genellikle her yan görev eski serilerde ki bir ana göreve eş değer kalitede karşımıza çıkıyor. Yan görevler dışında haritaya serpiştirilmiş soru işaretleri ile de karşılaşacaksınız, bunlar genellikle düşman kampları ve ya eşya toplayabileceğiniz yerler olmakla beraber dönemin önemli insanlarının mezarları da bizleri karşılayabiliyor.
Çevre etkenlerine ufaktan değinecek olursam oynanış sırasında bazı durumlara ek yeni şeylerde Origins yapımında bizlere merhaba demekte. Örneklemeler ile anlatacak olursak çölde öğle saatlerinde gezerken bir serap görmeniz muhtemel ve ya bir kum fırtınasına yakalanmanız olası ve bu tarz etkenleri es geçmemeleri takdire şayan bir durum gerçekten. Ek olarak artık su altında dada bir savaş verebiliyoruz… Evet küçük bir detay ama oyun dünyasında pek kullanılmayan ve ya üstüne düşülmeyen bir özelliği bizlere sunmaları hoş olmuş. Su altında timsahlar ile savaşırken bir anda kendinizi bulursanız şaşırmayın.
Ek olarak oyundaki vahşi hayvanlar ile etkileşim içerisine girebilirsiniz. Peki bunu nasıl yapacaksınız? Öncelikle uyku dartına sahip olmanız oyun içerisinde şart. Bir kaplan ve ya bir aslan üzerinde denemek isterseniz öncelikle vahşi hayvanımızı güzel bir uykuya daldırmamız ve ardından yanına yaklaştığınız da karşınıza çıkan tuşa basılı tuttuğunuz takdirde artık o hayvanın size hizmet etmesini sağlayabilirsiniz. Saldırı düzenleyeceğiniz kamplara bir aslan salmak ne kadar havalı bir an olurdu öyle değil mi?
Seriye eklenen en önemli özelliklerden biri seviye sistemi. Yeni oyunumuzda artık bir seviyemiz var ve saldıracağımız düşmanlarımızı iyi seçmemiz gerekiyor çünkü sizden sadece 2 seviye bile yüksek olmaları sizi öldürme şanslarını fazlasıyla arttırıyor, geçmişte olduğu gibi vur kaç sistemi bulunmadığı için uzaklaşmaya çalıştığınız anda sırtınıza bir ok yiyerek kendinizi yerde bulabilirsiniz.
Yapay zeka konusunda mükemmel bir yapım olmasa da düşmanların aynı anda ve sistemli saldırı yapmaları fazlasıyla sizi zora sokabiliyor ancak bu durumda da yeteneklerinizi geliştirmeniz bu durumda önemli bir rol oynuyor çünkü iz kaybettirmek adına mutlaka bazı araç ve gereçlere ihtiyaç duyuyorsunuz.
MISIR TARİHİNİN TEMELLERİ ATILDI!
Genel olarak inceleme yazımızı toparlayacak olursak yeni Assassin’s Creed oyunumuz ile tam olarak bir serinin küllerinden doğuşuna tanıklık ediyoruz. Bu sefer Ubisoft elinden geleni gerçekten yaparak bizlere tam olarak işte bu diyebileceğimiz bir oyun sunmayı başarmış. Daha önceki AC oyunlarını oynamışsanız ve biraz da olsa Mısır dönemine karşı ilginiz varsa mutlaka kaçırmamanız gereken bir yapım Origins. İçerisinde bir çok hikayeleri ve acıları barındıran Mısır, bizlere gizemli ve sürükleyici hikayesi ile markanın adını bir adım öteye taşıyor ve keyifli vakitler geçirtmeyi başarabiliyor.
Sizde bu maceraya katılmak konusunda kararsızsanız, kesinlikle Mısır tarihine adım atmalı ve Bayek’in amansız mücadelesini deneyimleme konusunda bir şans vermelisiniz.
İncelemesini bizlerle paylaştığı için Ünsal arkadaşımıza teşekkür ederiz!
Assasin's Creed Origins'i Satın Almak için Tıklayın!
Assasin's Creed Origins' e Takas ile Sahip Olmak için Tıklayın!
