Bugün hep beraber Resident Evil 7’nin üstümde bıraktığı etkiyi anlatmak, oyundan beklediklerimi ne derecede aldığımı sizlere aktarmak istiyorum.
Topluluğumuzun takipçileri aylardır oyunun gidişatını ne şekilde takip ettiğimi, her çıkan yeni bilgi de videoyu direkt foruma taşıdığımı hatırlıyorlardır. E oyun çıktı benim paylaşımlarım durdu doğal olarak ve Resident Evil konusu kapandı. Ancak son bir kez Resident Evil 7 için bu konuda toplanalım ve beklentilerin ne kadarını karşıladığını gelin hep beraber tartışalım! Ayrıca oyunun +18olduğunuda unutmuyoruz kesinlikle, ona göre.
Çıkış Tarihi: 24 Ocak 2017
Geliştirici ve Yayıncı: Capcom
Oyun Motoru: RE Engine
Tür: Hayatta Kalma, Korku
Multiplayer: Mevcut Değil (PS Plus zorunluluğu bulunmamaktadır)
Yüreğimi burkan ilk şey oyuna sessiz sakin başlamam oldu. “Sessiz sakin”den kastım, 7’de kanonik girişin olmamasından kaynaklı. Yani 1’den 6’ya kadar bütün nümerik sırayla giden RE oyunlarında (Yan oyunlar dahil) Start’a bastığınız an ürkütücü bir ses eşliğinde “RESIDENT EVIL” diye imzasını atıyordu. Ancak ne yazık ki bu sefer kendisini duyamıyoruz.
True Detective’den esinlenen giriş sahnesi ile oyun boyunca yöneteceğimiz asıl karakterimiz olan Ethan Winters ile tanışıyor ve oyunun detaylarını hemen öğreniyoruz. 2014’den beri kayıp olan ve ölü sayılan Ethan’ın eşi Mia’dan gelen görüntülü bir mail den sonra onu aramaya, Louisiana’ya yol tutuyoruz. Kordinatlar ise bizleri fragmanlardan ve Beginning Hour demosundan hatırlayacağımız Baker’ların evine götürüyordu.
Bu Grafikler de Neyin nesi?
Oyunun hemen başında, giriş sinematiği biter-bitmez göz kanatan bir 2D arka planı ile karşılaşmam da ayrıca "hop birader n'oluyoruz" moduna girmemi sağladı. Aylardır çıkmasını beklediğim bir yapım için oldukça sarsıcı bir ilk izlenim olmuştu açıkçası. Şansa böyle bir olay sadece oyunun başında başımıza geliyor ve sonrasında benzer bir sıkıntı ile ka şılaşmıyoruz. Ancak ilerleyen zaman dilimi içerisinde sık sık bulanık kaplamalar ile karşılaşmak mümkün oluyor. Bu da ister istemez can sıkıcı bir nüans haline geliyor. Hele ki oyunun açıklamasında "gerçek fotoğraf kalitesinde grafikler" ve grafik motoruna ait paylaşımları gördükten sonra yükselen beklenti ne yazık ki ciddi bir downgrade'e maruz kaldığı için hayalleri suya düşürüyor. "Arkadaşım, demoyu oynadık gayet iyiydi, sen hayırdır?" diyen arkadaşlar için ise demo ile tam sürümün arasında fark olduğunu söyleyebilirim. Sebebi ise demoda kullanılan filtreden kaynaklı. VHS benzeri kamera filtresi grafik kalitesini pürüzsüzleştirerek demonun daha kaliteli grafiklere sahip olmasına olanak tanıyor. Yani bir nevi görsel hile diyebiliriz bu duruma. Oyunun 10'da 9'unun karanlıkta geçtiğini ve önerilen ışıklandırmada kullanılması taktirinde benzer sıkıntıların gözünüze çarpmayacağını söyleyebilirim. Ancak "abi bir şey de belli olmuyor ki böyle" deyip bir kaç tık parlaklığı arttırdığınızda ucuz grafiklerin hepsi gözünüze kolaylıkla çarpabiliyor.
Ne yazık ki grafikler bu bölümde hayal kırıklığı yarattı diyebilirim. Sebebi ise Resident Evil'ın daima zamanının ilerisinde grafikler ile karşımıza çıkıyor olmasıydı. Playstation 1 zamanında bile 2. oyunun sunduğu grafikler ve arka plana işlenmiş kaliteli kaplamalar benzersiz bir tablo sunuyordu. 4. oyunun zamanında ki grafik kalitesine değinmiyorum bile. Bu nesil de böyle olması beni üzdü açıkçası. Ancak neden downgrade'e gittiklerinin mantıklı bir açıklaması var bana göre. O da VR! Yani VR'da görüntü kalitesi ister-istemez biraz düşük bir performans sergileyebiliyor ekran versiyonuna göre. Eğer orijinal versiyon da ileri bir grafik teknolojisi kullanılsaydı bu VR ile arasında bariz bir görüntü farkına neden olacaktı. Tabi işin aslı nedir bilinmez. Tüm bunların yanı sıra kadın karakterlerin saç dizaynı hiç organik durmuyor ve fizik yapısı sinir bozabiliyor. Ancak tüm bunlara rağmen önerilen parlaklıkta oynadığınız sürece gözünüz oyun dünyasına alışıyor ve ilerleyiş sırasında can sıkıcı hal almayı kesiyor. Özellikle yer yer yapılmış kaliteli ışıklandırmalar da grafiklerde ki eksiklikleri örtbas edebiliyor.
Sen gerçekten de Resident Evil mısın?
Senaryo bakımından Resident Evil hiç bir zaman ideal olmadı. Bunda serinin gazileri dahil herkesin hemfikir olmasını bekliyorum. (Jill Sandwich'e de selam olsun!) 7'de de aynı şekilde aman aman süpersonik derinlikte bir hikâye bulunmuyor. Ancak senaryoyu takip etmek ve hikâyenin ne şekilde sonuçlanacağını görmek oldukça meraklandırıcı bir hal alıyor. Ethan, zaman zaman gerçekçi ve inandırıcı tepkiler verirken zaman zaman ise etrafında dönen tonlarca deliliğin karşısında sessiz kalabiliyor. Hatırlatmak gerekirse, kahramanımız bizler gibi basit bir ölümlü. Kendisi ne bir Chris Redfield ne de bir Leon S. Kennedy ve kapana kısılmış bir ortamda oldukça rahat davrabiliyor. Bu da karakter ile oyuncu arasında ki bağı tam dengeleyemiyor ne yazık ki.
Özüne olabildikçe dönmeyi başaran 7, aslında hem herkesin beklediği o ilk üçlemeyi içinde barındırıyor hem de bir yandan sinema ve oyun piyasasında da ki en iyi örneklerden esinleniyor.
Hayır arkadaşlar bu ne P.T. ne de Outlast. Bu daha çok bir Condemned. Daha çok bir Alien: Isolation. Hikâye bazında bu oyun aslında Fear ve Parasite Eve gibi yapımlara daha çok benziyor. Görsel stil açısından ise yer yer Silent Hill, Evil Within ve Dying Light'ı andırıyor. Tek tip düşmanlar ise Dead Space'de ki Necromorphlara ve Until Dawn'da ki Wendigolara benziyor. Bu oyunda düşmanlar ciddi anlamda tek tip ve sadece bir kaç farklı özellik onları birbirlerinden ayırıyor. İşin aslı bu oyunda bir tane bile zombi yok! 4. ve 5. oyun da ki arkadaşlar da pek zombileri andırmıyordu ancak yine de bir zombi benzerliği bulunuyordu kendilerinde. Bu sefer ise durumlar oldukça farklı. Düşmanlarımız bir nevi mutasyon geçirmiş insanlar ve biyolojik silah olarak kullanılıyorlar lakin bir tane bile zombi olmaz mı arkadaşım? Olmuyor işte.. Aslında bakarsanız Resident Evil'ın orijinal ismi olan Biohazard, biyolojik tehlike anlamını taşımakta ve zombilere bağlı kalmamalarını anlatır nitelikte. Ama zombilerden vaz geçemek 30. oyunda mı akıllarına geldi?
Beyaz perdeden esinlenen yapımlar ise çok bariz yer yer oyunda göze çarpıyor.The Texas Chainsaw Massacre başta olmak üzere.. Evil Dead, Saw, Fransız yapımı Frontier(s) ve küçük bir Ringu göndermesi de yer alıyor. Tabi tüm bu detaylar aslında oyunun lehine oynuyor.
Peki tüm bunların yanı sıra Resident Evil kendi geçmişinden neler katıyor 7'ye?
İlk olarak evet! Resident Evil korkutuyor! Ayrıca bunlar klişe ve saçma sapan screamerlar değil. Ciddi ciddi yer yer hiç beklenmedik anda oyuncuyu hoplatabilecek cinsten hareketler bulunuyor. En azından ilk oynayış esnasında eksik olmayan bilinmezlik hissi rahatlamanıza izin vermiyor ve finale kadar tedirgin olmanıza neden oluyor. Tabi tüm ambiyans ve tedirginlik ne yazık ki 2. oynayıştan sonra kayboluyor ve ebedi olarak bütün korku atmosferi tarihe karışıyor. Ancak başa saran bir malikane havası ve kapana kısılmışlık duygusu o eski günlerin tadını damaklardan eksik etmiyor.
Dönen bir başka şey ise crafting. Alışık olduğumuz sağlık eşyaları bir nevi değişim gösteriyor ve sağlık spreyi kırmızı ot ile beraber tamamiyle kalkıyor. Onun yerine yeşil ot ile etkileşim içine giren kimyasal sıvılar hem sağlık eşyalarını hem de barut ile etkileşim içine girerek çeşitli mermileri oluşturmamızı olanak sağlıyor.
Eşyalardan bahsetmişken! Artık eskisi gibi "lök diye" eşya bulmak o kadar da basit değil. En güçlü düşman bile öldükten sonra en ufak bir sağlık eşyası, en ufak bir mermi vermiyor. O nedenden ötürü ganimetleri unutun. Benzer eşyaları bulmak için didik didik her köşeyi aramamız şart. Çünkü zaman zaman gözünüzün önünde sizleri bekleyen bir mermi kutusu hiç dikkatinizi çekmeyebiliyor. Sebebi ise eski bölümlere nazaran hiç bir şekilde eşyaların parlamıyor olması ve oyun dünyası ile iç içe uyum içinde durmasından kaynaklanıyor. Lakin oyun içinde bulabileceğinizpsikostimülanlar bu soruna geçici olarak çözüm sunuyor ve kendilerini kullanmanız taktirinde etrafınızda saklı olan eşyaları bulmanızda yardımcı oluyorlar.
Upgrade sistemi de tamamen değişmiş durumda. Hiç bir şekil de silahlarınızı ve hasar oranınızı yükseltme şansınız bulunmuyor. Ancak oyun içinde bulacağınız steroid ve stabilizatörler, maksimum sağlığınızı ve mermi değiştirme hızınıza etki ederek Ethan'ı daha dayanıklı ve seri bir birey haline getiriyor.
Ayrıca yine ilk oyunlardan hatırlayacağımız güvenli odalar, eşya kutusu ve sınırlı save dönmüş durumda. Ancak yeni oyuncuları sınırlı save korkutmasın çünkü bu seçenek sadece madhouse (hard) zorluk seviyesinde geçerli. Bu seviye de yapacağınız kayıtlar bir ses kayıt cihazı sayesinde ve sınırlı sayıda bulunan kasetlerin etkileşimi ile meydana geliyor. Bu nedenle bu seviye de oynayacak oyuncular kayıtlarını dikkatli yapmak zorunda. Anlayacağınız daktilo ve mürekkepler kendilerini ses kayıt cihazına ve kasetlere terfi etmiş durumdalar uzun bir süre sonra.
Tüm bunların yanı sıra envanter ve sağlık barı artık oyun ile eş zamanlı senkronize bir şekilde çalışmakta ve eski bölümlere nazaran daha çok heyecan dozajını yukarıda tutmakta. Eskiden olduğu gibi envanter artık bir nevi pause görevi üstlenmek yerine, oyun akışı esnasında isteklerimizi gerçekleştirmekte zorunluluk kılıyor ve mevcut ilerleyişi zorlaştırıyor. Aynı zamanda sınırlı envanter de sadece bir kaç yuvadan oluşuyor ancak oyun ilerleyişi sırasında bulacağınız çantalar bu derde deva oluyor ve mevcut envanterinizi genişletmeyi ihmal etmiyor.
Tıpkı ilk bölümlerde olduğu gibi özlediğimiz bilmeceler 360° dönmüş durumda. Ancak çeşitlilik bakımından çok bir şey sundukları pek söylenemez ne yazık ki. Tüm bilmeceleri göz önünde bulunduraraktan yorum yapmak gerekirse, aslında oldukça tatmin edici ve eğlenceliler.
3. oyundan hatırlayacağınız Nemesis'de burda aslında. Hayır bu spoiler falan değil. Bariz, Nemesis'in analogu olan Jack Baker, sık sık karşımıza çıkmakta ve soğuk terler akıtmamıza neden olmakta. Yer yer oyuncuyu kovalamakta ve duvarları delip bizleri oldukça sık rahatsız etmekte. Bir süre ayak altında dolaşmasını istemiyorsanız kafasına sıkın gitsin. E tabi, üç-beş mermi ile yere serilmeyecek bir yapısı olduğunu unutmamak gerekiyor. Ayrıca oldukça sık şarjörünüzde ki mermiler su misali akıp gidebiliyor. Yine ilk bölümlerde olduğu gibi mermi sıkıntısı ile karşılaşmak aşikar bir durum. Seçim ise size ait. Ya karşınıza çıkacak düşmanları vuracak ya da mermi tasarrufu adına etraflarından dolanacak ve kaçış yolu arayacaksınız. Burada aslında oyun gerçekliğe vurgu yapıyor. Kendinizi Ethan yerine koyun ve mutasyon geçirmiş canavarlar ile dolu bir malikanede olduğunuzu düşünün. Bütün mermilerinizi bir anda mı harcardınız yoksa daha kritik anlar için kendilerini saklamayı mı tercih ederdiniz? İşte Resident Evil'da tam olarak bunu sunuyor ve hayatta kalma savaşı vermenizi istiyor.
Oyunun bana göre en eğlenceli tarafı ise şüphesiz boss savaşları. Birbirinden farklı ve renkli karşılaşmalar oyunun gerilimini arttırıyor ve olabildiğince eğlendirirken bir yandan da tedirginlik çıtasını asla düşürmüyor.
Müzik ve ses efektleri ise harikaları oynayarak gerekli atmosfer açısından doğru yolda ilerleyerek alkışı hak ediyorlar. Ancak bunlara nazaran zaman zaman yavan hissedilen bir vuruş hissiyatı mevcut. Nedense tam oturmamış gibi hissediliyor ve zaman zaman kullandığınız silahın atış gücünü hissetmek güç oluyor.
Oyunun %85'lik oranı bu düzen de ve aynı lokasyonda geçmekte. Geriye kalan %15'lik lokasyon değişikliği ise bana göre tamamiyle gereksiz ve oyunun bütünlüğünü zedeler nitelikte. Oynayanlar ve oynayacak olanlar neyden bahsettiğimi çok iyi anlayacaklardır. Spoiler veremediğim için ne yazık ki detaya giremiyorum.
Bunların yanı sıra oyunun zorluk seviyesine ve oynayışınıza bağlı oyunun 6 ila 12 saat arasında sürdüğünü söylemek istiyorum. Oyunu ne ve nasıl bitirdiğiniz taktirde de klasik Resident Evil bonuslarına (sonsuz mermi gibi) sahip olabiliyor ve bir sonraki oynayışlarınızı hem kolaylaştırıyor hem de aksiyon dozajını yükseltebiliyorsunuz.
Platin avcılarını pek zorlayacağını düşünmediğim bir kupa listesinin olduğunu da altını çiziyorum. Gözünüzü korkutabilecek olan oyunu 4 saatten kısa bir sürede bitirin kupası aslında oldukça kolay. Oyunu bitirdikten sonra malikanenin
efendisi olacağınız için bir sonra ki turunuzun sizleri hiç zorlamayacağını ve easy modunda fırtınalar estireceğinizi temenni ediyorum. Ben yaklaşık 2 saatte baştan sona kadar mevcut oyunu bitirebildim bu kupa için. Daha çılgın oyuncular ise oyunu 1,5 saat gibi kısa bir sürede bitirdiler. Bu nedenden dolayı bu konuda korkmanıza hiç gerek yok. Ki bu kupa bile Resident Evil gazileri arasında oldukça nostaljik bir hava taşıyor ve özüne döndüğünü kanıtlıyor. Bir çok eski bölümün speed run ile sadece bir kaç saatte bitirililebilmesi ve oyun boyunca sadece bıçak kullanılması gibi meydan okumaların seri genelinde oluşu da daima Resident Evil'ı özel kılmıştır.
DLC Paketleri
Şimdilik iki adet ücretli indirilebilir içerik pakete sahip olan Resident Evil 7, ilkbahar da ekstra olarak ücretsiz bir hikâye paketi daha çıkaracağını duyurdu. Açıkçası pek hoşuma gitmeyen bu içeriklerin oyunun çıkışından hemen sonra yayınlanması oldu. Yani bariz bir şekil de ana oyuna ait içeriği bölüp ekstra ücret karşılığında satmış bulundular. Hani fiyatlar da öyle cüzi rakamlar değil maalesef. Banned Footage Vol. 1 ve Banned Footage Vol. 2 adlarını taşıyan bu içeriklerden biri 30₺ diğeri ise 45₺. Biraz fazla tuzlu gibi, ne dersiniz? E tabi bir de 90₺ olan season pass mevcut.
Bundan 10 sene önce olsa tamamiyle oyun içi ekstralara girecek ve oyunu bitirdikten sonra açılacak olan içeriklerin arasında olacak bu bölümlerin para karşılığı satılmasının pek onaylayıcı bir tarafı yok ne yazık ki. Aralarında bulunan küçük hikâye görevleri olan Bedroom ve Daughters dışında açıkçası diğer ekstra içerikler olan; 21, Jack's 55th Birthday, Nightmare ve Ethan Must Die'ın pek bir numarası bulunmuyor.
Haydi Toparlayalım!
7'nin özüne döndüğünü ve eski oyunlarını farklı bir perspektiften yansıttığını korkusuzca söyleyebilirim. Evet, bu hem Resident Evil hem de değil. Bir yandan tatmin oldum bir yandan da acaba bu oyun Kitchen veya bağımsız, yeni bir proje olarak mı kalsaydı diye arafta kaldığım da oluyor. Ancak deneyimlediğim bu üründen kesinlikle memnunum. Evet, 4. bölümde olan "devrimsel" bir değişim söz konusu değil ancak seriye yeni bir soluğun geldiği de aşikar bir durum. Tüm bu özüne dönüş hikâyesini göz ardı ettiğimiz taktirde aslında 7 hem eski oyunculara hem de seri ile yeni tanışacak olan yüzler için birebir bir yapım. Anlayacağınız 7, tamamiyle herkese hitap eden cinsten bir oyun. Tek sorunu mevcut fiyatı. Şimdi alacak durumunuz bulunmuyorsa bile fiyatların uygun mertebelere çekildiği tarihlerde veya güzel bir indirim de kendisini edinmenizi şiddetle tavsiye ediyor ve aileye hoş geldiniz diyorum!
İncelemesini bizlerle paylaştığı için Denis arkadaşımıza teşekkürler!