Hani bazı oyunlar vardır sevgili Playstation severler, ne kadar oynarsanız oynayın, ne kadar içini dışını çıkarırsanız çıkarın sizi her zaman kendine tutsak eder, sizi sizden alır. Ana karakteri ile o kadar bütünleşirsiniz ki, o üzüldüğünde üzülür, o eğlendiğinde yüzünüzde tatlı bir tebessüm oluşur. Hatta bazen o kadar içten gülersiniz ki etrafınızdakiler size hayatınız boyunca öyle bir gülücük atmadığınızı söylerler, zaten bir daha da göremeyeceklerdir.
İşte Witcher oyunları benim için böyle bir yere sahip sevgili oyuncular. İlk oyunundan son oyununa kadar heyecanını hiç yitirmeden, dünyasında sürekli olmak istediğim ve harika güzelliklerin yanında bir o kadar da korkunç efsaneler söylemler barındıran bir yer. İlk oyunları PC platformunda oynamış olsam da son oyunumuz olan Wild Hunt u tabi ki PS te oynamanın verdiği o güzel duygu sizlere anlatılamaz.
Biliyorsunuz ki oyunumuz aynı isimde olan kitap serisinden uyarlama bir oyun. Bu arada oyunu beğenen ve kitaplarını okumayan arkadaşlara da , kitapları kesinlikle tavsiye ediyorum. Türkçeye çevrilmeye başlandı ve ben incelememi yazarken ilk iki kitap piyasaya çıkmış üçüncüsünün de, eli kulağındaydı. Aynı zamanda oyunumuza da gelen en son Patch ile bu efsanenin de Türkçe alt yazıya – hem de kitaplarından tutun, asılı afişlerine , tabela yazılarına kadar her şeyi ile – çevirildiğini de hatırlatmak isterim. İnsanın kendi dilinde oyun oynaması kadar güzel bir şey olamaz bence.
İnceleye başlamadan önce belirtmek isterim ki, Wild Hunt artık Witcher serisine veda edeceğimiz bir yapım. Yani serinin son oyunu ve başkada bir Witcher oyunu yapılmayacak. Bu aslında hem üzücü hem de sevindirici bir haber, siz nasıl karşılarsanız artık ama çok özleyeceğimi ben şahsen söyleyebilirim. Ve yazımda bazı spoilerlar da içerebileceğini söyleyerek ( Mümkün olduğu kadar vermemeye çalışacağım) en baştan sizlerden özür dilerim…
İKİ KILIÇ: BİRİ YARATIKLAR, DİĞERİ İNSANLAR İÇİN…
Karakterimiz Geralt, aslında sürekli kendisine Rivialı Geralt olarak hitap ediliyor fakat çok uzun olduğundan ben sadece isminle hitap edeceğim J Sırtında 2 kılıç taşıyan bir Efsunger (Witcher). Çocukluk yaşlarında, seçilen bu insanlar Kaer Morhen denen bir yerleşim olan kalede ,bir takım iksir deney ve mutasyonlara maruz bırakılarak eğer bütün bu olanlardan sonra yaşamayı sürdürebilirse, birer yaratık avcısı olmak için dur durak bilmeyen eğitimlere tutuluyorlar ve kendiler birer yaratık avcısı oluyorlar. Para karşılığında da, meslek olarak bu işi yapıyorlar. Geralt ın diğer Efsungerlere nazaran kendine özgü bazı kuralları var ve bu da onu her yerde nam salmış Beyaz Kurt olarak ünlenmesine sebep oluyor. O içlerindeki en iyisi.
Şimdi gelelim hikayeye, her şeye bir kabus ile başladığımız ve bundan sonra işin ucu çok farklı yerlere , mekanlara, uygarlıklara, klan ve taraflara varacak olan efsaneye dahil olurken bile heyecandan yerinizde duramıyorsunuz.
BEYAZ KURT SON YOLCULUĞUNA ÇIKAR…
Hikayeye yukarda da dediğim gibi bir kabus görerek başlıyoruz. Spoiler vermemek için elimden geleni yapacağım ama, Efsungerimizin çocukluk yaşlarında aldığı ve eğitmeye başladığı, kendi kızı gibi gördüğü sıradan bir kız olan – aslında çokta sıradan değil, nedenini oynarken anlayacaksınız :D- Ciri’nin bir anda ortadan kaybolması ile hikayeye dahil oluyoruz. Aradan yıllar geçiyor ve kızımız arkasında hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboluyor – bir şeylerden kaçıyor- ve bizde onu bulmak için atımıza atladığımız gibi diyar diyar dolaşıyoruz.
Ciri’nin peşinden gittikçe aslında onun neden ortalıktan kaybolmak istediğini, ve peşinde kim yada kimlerin ve ne için olduğunu öğrenmeye başlıyor ve için ciddiyatı dahada artıyor oyun severler. Özetle söylemek istiyorum ki spoiler vermemek adına Wild Hunt adında bir Efsanavi şövalye grubunun ve bunların başı olan Kral Eredin in kızın peşinde olduğunu ve bu yüzden kaçtığını söylebilirim. Daha ayrıntıya girersem oyunun ana nedenlerine spoiler vereceğinden bu kadarı şimdilik kafi diyorum.
UZUN İNCE BİR YOLDAYIM. GİDİYORUM GÜNDÜZ GECE…
Akbostan denen bir kasabada oyuna başladığımız devasa büyüklükte bir haritaya sahip Wild Hunt. Öyleki arkadaşlar, belli bir süre sonra at koşturmak yoruyor ve yön tabelalarını kullanıyoruz. Böylesine büyük ve yaşayan bir dünya oluşturmaları gerçekten harika bir başarı. Yön tabelaları bizler için hızlı seyahat noktaları, yani birer atlama yerleri, iyiki böylede yapmışlar zira gerçekten bazı görevler, aslında bazı demeyeyim çoğu görevler bizlere o kadar uç noktalarda yerler gösteriyor ki at üstünde oradan diğer bölgeye gitmek gerçekten ölüm gibi gelebilirdi.
Yaşayan dünya dedim ki gerçekten oynarken göreceksiniz, yolda giderken bir anda oluşmaya başlayan olaylara yön verebilecek, terk edilmiş bir köyü kurtarıp oraya tekrar insanların yerleştiğini görebilecek , hatta bu kasabada yaptığınız bir olayın diğer kasaba insanları tarafında konuşulduğunu dedikodunuzun yapıldığını görebileceksiniz.
Öyleki bir örnek vermemi isterseniz, kasabanın birinden geçerken insanların benden kaçıştığını – zaten hep kaçıyorlar çünkü efsungerleri kimse sevmiyor- hatta kaçışmaklada kalmayıp, köylülerin ufak çocuklarınıda sakladıklarına şahit oldum. İlk başlarda birşeylerden şüphelensemde daha sonra normal karşılayarak bir tavernaya girdim. Hancı ile konuşurken, oturan 3-4 tane bölgedeki askerlerin konuşmaları ciddi anlamda tüylerime diken diken etti.
Biri benimle ilgili konuşurken , diğeri benim bir Efsunger olduğumu ve burada istenmediğimden falan bahsediyordu, derken içkiler yudumlanırken askerlerden birinin “0 küçük lerden birine nasıl tecavüz ettiğini ve erkekmi kızmı ne olduğunu bile anlamadığından” falan bahsederken benim o sinirle hatırladım son şeyin, askerlerin parçalarının ve kafalarınının etrafa dağıldığı ve destek birliklerininde icabına bakıyor olduğumdu :D. Kendimi o kadar Witcher rolüne kaptırmışım siz düşünün. Daha sonra ilerleyen zamanlarda diğer köyde konuşmalarda kendimi duyar olmuştum, “ nasıl olmuş öyle, nası olsun bir witcher a kafa tuttular, ne olmasına bekliyordun, nerden gelmişki bu adam, çok meraklıysan gelirse kendine sor “ gibi konuşmalara sahit olduğumda yüzümdeki sırıtmayı görmeniz gerekliydi. Hatta Baron dan görev alırken bile adamlarını öldürdüğümü her seferinde kafamı vurdu. Bu şekilde yüzlerce örnekler çeşitlendirmek mümkün.
Diğer yandan yolculuğumuzda bizi hiç yalnız bırakmayın bineğimiz Kızılgöz ( Roach) bize her daim yardımcı olmak için hazır. Analog Stick e 2 kez bastığımızda bir ıslık ile hemen yardımımıza koşuyor kendisi. Daha sonra alacağımız zırh ve eğer ile kendisini geliştirebiliyor, hem dayanıklılık hemde taşıma kapasitesini arttırıyoruz. Tabi bu çeşitlendirmelerden ilerleyen kısımda bahsedeceğim.
KONTRATLAR VE YARATIK KÜLLİYATI ÜZERİNE…
Oyunun en büyük kısımlarından ve en güzel gelir kaynaklarından birini hatta ilkini oluşturuyor kontratlar. Dünyanın herhangi bir yerinden çıkan NPC lerden yada her kasabada, köyde, şehirde bulunan haber panolarından yada rastgele bir olay sırasında kurtardığınız insanlardan bu görevleri alabiliyorsunuz. Bu görevler sıradan yaratıklar haricinde özel ve yöresel hikayelere dayanan, mitolojik yaratıklar oluyorlar ve her biri birer Boss Fight tabiri kullanacağım özel ve uzun taktiksel dövüş gerektiren yaratıklar. Bu yaratıkların çıkış saatleri, kullanacağınız yağ ve iksirlerin hangisine karşı hassas oldukları herşey ama ayrıntılı her bilgi bu külliyatta mevcut ve bu bölüme oyunun içerisinde istediğiniz zaman menüden ulaşabiliyorsunuz. Ki gerçekten işinizi bir nebzede olsa kolaylaştırıp hayat kurtarabiliyor. Diğer yandan işinizi bitirdiğinizde alacağınız ödülün yanısıra, Geralt bu yaratıkların kafalarını kesip yanına alıyor ve atına asıyor. Her bir yaratık size totem olarak dönüş yapıyor, yani her bir yaratığın size verdiği farklı bonuslar var. Bu bonusları öldürdüğünüz yaratıkların kafalarını atınıza asarak değiştirebiliyorsunuz ve atınızın üzerinde sürekli görünüyor :D hoş bir ayrıntı olmuş. Göğsünüzü gere gere gösterebiliyorsunuz :D. Kontrat ücretlerini pazarlık yaparak attırabilirsiniz, bunu yapmayı kesinlikle unutmayın, ama bilmelisiniz ki, yüksek ücretler talep ettiğinizde görevi veren npc kızabiliyor atta çok kızarsada görevi iptal edebiliyor bunu aklınızdan çıkarmayın. Kızgınlık seviyesini bir barla görebiliyoruz zaten.
Envai çeşit yaratık bizlerin karşısına çıkıyor, dragonit lerden basilisklere, Ghoul lardan Vampirlere, Heyula (Hayalet) lere kadar ve daha fazlası ile karşılaşıyorsunuz ve hepsinin nelere karşı zayıf olduğu vs herşey bu külliyatta. Yani elinizin altındaki en önemli rehberiniz ve sürekli kullanmanızı öneriyorum.
İKSİRLER, YAĞLAR, BİTKİLER VE BOMBALAR ÜZERİNE…
Şimdide gelelim oyunumuzun bir diğer vazgeçilmezlerine. Yağlar, iksirler ve diğerleri. Vaz geçilmez dedim dimi? Evet vaz geçilmez arkadaşlar. Kolay da onarsanız pek gerek duymasanızda daha yüksek zorluk seviyelerinde olmassa olmazınız olacak olan yağlar. Ben oyuna direk Ölüm Marşı (En Zor) seviyede başladığımdan oyunun ortalarına kadar, yani üç beş bir şeyle toplayıp yapana kadar eksikliğini çok hissettim ve çok zorlandım. Nedenmi? Çünkü her yaratığın, boss un vs zaafının olduğu bir yağ var. Bu yağları kılıcımıza sürerek fazladan tesirli saldırılar gerçekleştiriyoruz. Böylece yaratık ile ölüm mücadelesinde bir adım önde olmaya çalışıyoruz. Bu yağları dünyanın herhangi bir yerinde topladığımızı tüm ot, bitki , mantar vs.ler ile yapıyoruz. O yüzden sizlere tavsiyem mümkün olduğunca her gördüğünüz otu bitkiyi toplayın arkadaşlar. Bakın görün sonra arkamdan bana dua ediyor bulacaksınız kendinizi :D. İkisiler ise bize farklı yetenkleri eklemenin yanı sıra can yenileme vs gibi etkenler sunuyorlar. Su altında fazla kalma, karanlıkta görebilme vs daha niceleri. Bombalarda gerçekten kullanışlı olmuşlar, çok çok gerekli olmasalar da varlıkları memnun ediyor. Aslında gerekli değil derken yaratık çukurları için bombadan başka şansınız yok bunu da hatırlatayım. Bu iksir stoğumuzu da bittiğinde bol bol meditasyon yaparak sürekli güncel tutmayı unutmayın. Tabi bunun içinde Alkolhest gibi bazı sıvılar gerekli ama zaten bol bol bulabiliyorsunuz merak etmeyin.
YETENEK AĞACI VE MUTAJENLER ÜZERİNE…
Birazda yetenek ağacından bahsetmek isterim sizlere. RPG oyunlarında olduğu gibi Witcher dada bir yetenek ağacımız var. Hemde öyle küçümsenecek türden de değil. Sizin oyun stilinize göre kendinize belirleyebileceğiniz bir yetenek ağacı geliştirmişler ve sizde her seviyede gelen yetenek puanlarını buralarda harcayarak kendinize bir yön veriyorsunuz. Mutajen denen yaratık dokularınıda bu yetenek ağacı ile entegre ederek kendine daha fazla bonus sağlıyorsunuz. Bu dokularda öldürdüğünü yaratıklarda düşüyor. Zaten iksirler vs ler için de bir çok malzeme sadece otlar değiller. Yaratıklardan çıkan özlere tozlara vs hırdavata ihtiyacınız oldukça fazla. Yetenek ağacımızda, saldırımızı etkileyecek yeteneklerden tutunda , kullandığımız igni kuvvetlerine , iksir etkilerine kadar herşey ile ilgili bir ağaç mevcut ve bunlar Kırmızı – Mavi- Yeşil – Sarı olacak şekilde renk kodları ile şekillendirilmiş. Yalnız bu yeteneklerden sadece bir kısmını aktif olarak üzerimizde etkili olmasını sağlayabiliyoruz. İşte burada sizin oynama stilinize göre dizilimizin önemi ortaya çıkıyor. Kombinasyonlar tamamen sizin hayal gücünüz ve stilinizle sınırlı.
ENVANTER SİSTEMİ, ZIRHLAR, VE DİĞERLERİ…
Birazda buraya değinecek olursak arkadaşlar, oyun içerisindeki zırh olsun silah olsun içerik olarak oldukça tatmin edici. Topladığınız malzemeler ile yapacağınız zırhlar haricinde, Demircilere özel olarak dövdürebileceğiniz silah ve zırhlar, rast gele düşen özel envanterler , yada belli sandıklardaki özel techizatlara kadar envai çeşitlerimiz var. Birde tabiki görevler ile yapabildiğiniz özel efsunger setleride. Bu malzemeleri tamir etttirmeniz , parçalamanız, özellik ekleyip sökmeniz vs herşey mümkün. Ama bunları yaparken belli bir miktar paranızında gittiğini söylemek isterim. Ve para gerçekten çok zor toplanıyor. Özellikle Efsunger teçhizatlarının inanılmaz güzel bonusları var. Bu yüzdende toplanmayı hak ediyorlar. Bunların haricinde gerçekten kaliteli ama set bonusu vermeyen efsanevi techizatlarımızda var. Zaten oyun içinde bol bol haşır neşir olacaksınız :D
SON SÖZ:
Şöyle bir toplayacak olursak, Witcher 3 serinin son ve efsanevi bir oyunu olarak bitiyor. Ve yıllanmış şarap gibi tadı damağımıza yapışarak orada kalıyor. Karakter hikayesi olsun, karakter animasyonları olsun, diyaloglar olsun her şey mükemmel olmuş. Verdiğiniz seçimlerin bazı sonuçları değiştirebildiği ve gidişatın her zaman farklılaştığı devasa bir dünya ise alabildiğine güzel ve bir o kadarda tehlikelerle dolu. Bazı hataları yok mu? Tabi ki var. Atın kontrolündeki bazı düzensizlikler, karakterinizin bazen kontrolünü elinizden kaybedip bir yerlerden aşağıya düşmeniz vs gibi aksaklıklar oyun mükemmel olduğu için sizin gözünüze batmıyor bile. İksir yaratma kısmı sanki biraz yavan kalmış gibi. Yavan kalmış derken ilk oyunlardaki o iksir yaratma özgürlüğü yok. Daha önceki oyunları oynayanlar bilirler, iksirlerde karıştıracağımız otları kendimiz seçebiliyorduk. Ve işe yarayan iksirler dışında içince bizi zehirleyenlerde çıkabiliyordu. Hani o olayı da ekleselermiş bence çok çok daha bir detaylı oyunla karşı karşıya kalabilirmişik. Tadına da tat kadarmış. Bunun haricinde GOTY sürümünü ( Game of The Year) anlattığım içinde sizlere bu sürüme Gelen tüm dlc ve ek paketlerinde dahil olduğunu hatırlatmak isterim. Heart of Stone ve Blood and Wine paketleride sürüme dahil. Ayrıca son olarakta oyunun Yeni Oyun + kısmından kısaca bahsedip yazımı bitirmek istiyorum. Bu modda oyunu açtığımızda oyun yeni baştan başlıyor fakat üzerimizdeki skiller vs ler olsun seviyemizle birlikte sabit tutularak yeni oyuna aktarılıyor. Böylelikle oyun direk 30. Seviyeden başlıyor. Tabi yaratık ve boss larında dahada güçlendiğini sizlere söylememe gerek yoktur sanırım. Oyunun tadını alamayıpta devam etmek isteyenler için harika bir yol ve bende bu kervana katılacağım. Çünkü Witcher 3 Wild Hunt benim koleksiyonumun en başında ve her zaman oynanacaklar arasında olan harika ötesi bir yapım olarak yerini alıyor. Sizinde öyle olacağından eminim. Bana bu güzel vakitlerinizi ayırıpta incelememi okuduğunuz içinde çok ama çok teşekkür ederim. Sürc-ü Lisan ettiysek affola. Yeni bir oyunda görüşmek dileğiyle.
İncelemesini bizlerle paylaştığı için Erhan arkadaşımıza teşekkürler!